Mustafa Şef’in Portofino Notları

İnsanın işi mutfak olunca, tatiller de ilham veren gezilere dönüşüyor. Ben de bu yüzden tatilimin en güzel yeme içme deneyimlerini anlatmaya karar verdim.

1993 yılında tanıştım İtalyan mutfagı ile, Mario Parisi şeften çok şey öğrendim. İtalya’yı hep merak etmiştim ama gitmek ancak 2017 yılının Haziran ayına kısmetmiş…

Gezimizin ikinci gününde Genova bölgesinde Santa Margherita Ligure kasabasına gittik. Burası deniz kenarında çok güzel ve sakin bir kasaba. İtalya turunda yediğimiz en güzel yemeği burada yedik. Ristorante Pizzeria da Emilo; küçük bir restaurant, ortaya mozzarella peyniri domates söyledik, üzerine zeytin de serpiştirmişlerdi, hemen yanında İtalyan zeytinyağı ve balzamik sirkesi servis ettiler. Ben trofie al pesto yedim, harikaydı. Eşim, domatesli beyaz şarap soslu penne scampi yani deniz kereviti söyledi, o da muhteşemdi.

Kızıma da paillard ai ferri, yani ince dilimlenmiş ızgara biftek söyledik. Et tam kıvamında geldi. İnce dilimlenmiş biftek, ızgarada suyu kaçırılmadan ancak bu kadar güzel pişebilirdi. Tabii ki bunların yanında yöresel ev şarabının da tadına bakmadan olmazdı.

IMG_3454
portpfino_yemek

Sonraki durağımız tekne ile Portofino oldu. İki bin kişinin yaşadığı sevimli bir kasaba Portofino. Önce küçük bir koyda denize girdik, sonra da Portofino’nun merkezine yürüdük. Tepede küçük bir kilisesi var, manzarası ve doğası harika. Kilisenin arkasında hayatımda gördüğüm en güzel mezarlığı gördüm. İnsan mezarlığa girince ürperir değil mi ama burada bu duyguyu asla yaşamıyorsunuz, mezarlar duvarda, yanında ölen kişinin resmi ve adı soyadı, çiçekler konmuş. Hikayesi de ölen kişileri gömdükten 5 yıl sonra sadece kemiklerini alıp kemikler yer kaplamadıgı için duvara çekmece gibi koyuyorlar, kat kat mezarlar, bu işlem mezar yeri az olduğu için yapılıyormuş.

Henüz yorum yapılmadı.

Bir yanıt ekleyin.

E-posta adresiniz yayımlanmayacaktır.